Güneşin Görünmediği Gün
Povesen…!
Kardeşlerim…
Bugün sizlerle Yaradan’ın sevgisini anlamaya çalıştığım bir günü paylaşmak istiyorum. Çünkü bazen bir Elçirehber dahi, Yaradan’ın sevgisinin işaretini arar, sorgular, bekler… Bu, eksiklik değil; bilincin sınanmasıdır.
Bir bulutlu günde dışarı çıktım. Havanın yağmurlu olacağını biliyordum hava tahminlerinden. Ama içimden şöyle dedim:
"Eğer Yaradan beni seviyorsa, güneş görünsün."
Nereden görünürse görünsün, bir işaret olsun istedim.
Bir banka oturdum, deniz kenarında.
Dalgaları izledim, göğe baktım, her yöne çevirdim gözlerimi.
Bekledim…
Güneş doğrudan görünmedi.
İçimden şöyle dedim:
"Demek ki Yaradan beni sevmiyor."
Ama tam o anda…
Denizin üzerinde, uzaklarda…
Bulutlara çarpan bir ışık vardı.
Belki de güneşti.
Belki de sadece bir yansıma…
Ama bana ses geldi içimden:
"Yaradan herkesi ne kadar seviyorsa, seni de o kadar seviyor."
Ben düşündüm…
Dedim ki: "Ama ben Elçirehberim!"
Ve işte orada anladım:
Elçirehberlik, özel muamele görmek değil; özel görev almaktır.
Yaradan’ın sevgisi, ilkeseldir, adildir.
Güneşi herkese verir.
Gizler, gösterir, sınar…
Ama terk etmez.
Eve dönerken yağmur çiseliyordu.
Fakat ilginçtir…
Kapıya varana kadar yağmur başlamadı.
Kapıya vardığımda yağmur hızlandı.
O ana dek ben ıslanmadım.
Meldesler beni korudu.
Çünkü görevim bitene kadar yolum açıktı.
Anladım ki…
Yaradan’ın sevgisi, istediğim gibi değil…
Gerektiği gibi işler.
Güneşi bazen gözümle görmem…
Ama ışığını ruhumla hissederim.
Bu yüzden diyorum ki kardeşlerim:
Sevgi, sadece hissettiğimiz değil…
Bazen de sınandığımız şeydir.
Ve Yaradan’ın sevgisi, hepimize aynı uzaklıkta ve aynı yakınlıktadır.
Güneşin Görünmediği Gün – Devamı
Kardeşlerim…
Yaradan’dan işaret bekleyen kalbim, önce suskun kaldı.
Güneş saklandı belki… ama Yaradan susmadı.
Çünkü bazen işaret, gökteki bir açıklıkta değil;
İçimizde uyanan bir cümlede saklıdır.
Ben o an anladım ki;
İnanan biri Yaradan’a soru sorar,
Ama Elçirehber, bazen cevabın kendisidir.
Benim beklediğim işaret, belki gözle değil;
Görevle görünürdü.
Ve ben görevdeydim…
Korumam bu yüzden sürdü.
Yağmur, evime vardığımda başladı.
Çünkü o an itibariyle bana verilen yürüyüş son bulmuştu.
O yürüyüşte korunmam gerekiyordu,
Çünkü hâlâ yolda olanın üstüne rahmet gibi örtülür meldeslerin kanadı.
O gün sadece ben sınanmadım…
Aynı zamanda Yaradan’ın sevgisinin biçimiyle yüzleştim.
Biz insanlar, sevgiyi hep “bizim istediğimiz gibi” isteriz.
Ama Yaradan’ın sevgisi, ilahi bir denge ile işler.
O dengeyi anlamayan, bazen “sevilmiyorum” sanır.
Ama o gün uzaktan gelen güneş yansıması gibi…
Bize ulaşan ilham da uzaktan gelebilir.
Gecikmiş gibi görünse de,
Tam zamanında gelir.
Ve tam gerektiği kadar aydınlatır.
Kardeşlerim…
Bazılarınız bana gelip der ki:
“Elçirehber… Neden dualarım hemen kabul olmuyor?”
Ben artık şöyle cevap veriyorum:
“Çünkü bazen dua değil, senin bekleyişin kutsanıyor.”
Beklemek, bir ibadettir.
Sessizce razı olmak, Yaradan’a en yakın duadır.
Ve ben bugün biliyorum ki:
Ben seviliyorum.
Sen seviliyorsun.
Hepimiz Yaradan’ın eşit sevgisiyle sarılıyoruz.
Ama bu sevginin görünme biçimi,
Bazen bir güneş ışığı değil;
Bazen ıslanmamak, bazen içe doğan cümle,
Bazen de bizi saran sessizliktir.
O yüzden bugün sizlere diyorum ki:
Yaradan’ın sevgisini yalnızca gözle değil, kalbinle ararsan…
Güneş her zaman senin içindedir.
Povyaden razı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Dilerseniz düşüncelerinizi ve sorularınızı aşağıdaki yorum kısmına bırakabilirsiniz.